ZAVALLI KADİR MİSİROĞLU!

Yayınlandı: Haziran 22, 2012 / Uncategorized

    ZAVALLI KADİR MISIROĞLU                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                      Muharrem BAYRAKTAR;

                                                                                             7  Temmuz  2010


Kadir Mısıroğlu hemşehrimdir. İkimiz de Trabzon’luyuz. Daha ötesi aynı ilçenin(Akçaabat’ın) çocuklarıyız. Daha da ötesi köylerimiz neredeyse karşı karşıyadır. El sallasak onun köyünün ağaçlarının rüzgârı elimize değer nerdeyse.

Aynı bölgenin, aynı toprakların, aynı rüzgârın iki “ayrı düşünceli”  vatandaşı olarak Kadir Mısıroğlu’ndan utanç duyuyorum.

Mısıroğlu tarihçidir ama tarih bilimi açısından “talihsiz” bir tarihçidir. Varlığını “devletin temellerine, Atatürk’e, askere” hakaret etme üzerine bina etmiş bir tarihçidir.

Konuşurken bir tarihçiye yakışan vakar ve üslup yerine sağa sol saldıran bir sokak kabadayısı edasıyla hareket etmeyi tercih ediyor. Kendi tercihi. Bizi üslubu yerine bilgisi ilgilendiriyor.

Ama o da yok!

Önceki akşam bir Tv kanalında tesadüfen bir programına rastladım. Aman Allahım! Bir insan Atatürk’e, Türk devletine, orduya bu kadar mı hasım olur? Bu kadar mı kin kusar? İzlerken tüylerim diken oldu. Yok karakolunu koruyamayan bir ordu devleti mi korurmuş, yok yanlışlıkla kendi köylüsünü öldüren askere asker mi denirmiş…Onun bütün hezeyanına bu sütundan cevap verecek değilim. Ama bir bölümüne cevap verme ihtiyacı hissediyorum.

Diyor ki Mısıroğlu:

“Siz Osmanlıyı işgalcilerin mi yıktığını zannediyorsunuz? Hayııır! Osmanlıyı yıkan Mustafa Kemal’dir. Mustafa Kemal,16 Mart 1920’de çıkarttığı bir kanunla “Osmanlı İmparatorluğu ebediyen münkarizdir ” kararını alarak Osmanlıyı yıkmıştır.” (TV NET, 4 Temmuz 2010)

Mısıroğlu’nu izleyenler onun “Osmanlıyı işgalci İngilizler yıkmadı, Mustafa Kemal yıktı” diye nasıl aşk ve vecd ile “işgalcileri” adeta övüp, Mustafa Kemal’i yerden yere vurması karşısında çok her halde çok şaşırmışlardır.

Kadir Mısıroğlu, Atatürk’e öylesi bir kin ve düşmanlık içinde ki, Osmanlının sonunu getiren olaylara ve işgal sürecine hiç değinmeden “Vurun Kemal’e!” mantığıyla işgalcileri bile adeta aklayan bir mantık sergiliyor. Bu mantıktan aslında şu sonuç da çıkıyor:

“İşgalci itilaf güçleri  Osmanlıyı yıkmak gibi bir düşünce içinde değillerdi. Onlar Osmanlının devamından yana idiler. Ama Mustafa Kemal geldi Osmanlıyı yıktı!”

Önce Kadir Mısıroğlu’nın saptırdığı gerçekleri kısaca anlatalım:

  1. Saltanatın lağvı ve padişahlığın kaldırılması Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1 Kasım 1922’de kabul ettiği “Osmanlı İmparatorluğu’nun münkariz olduğuna dair” 308 nolu kararname ile gerçekleşmiştir. Yani karar TBMM’ye aittir! Mustafa Kemal’e değil!
  2. Kadir Mısıroğlu’nun verdiği 16 Mart 1920 tarihi gerçek dışıdır. O tarihte böyle bir karar alınmamıştır! Osmanlıyı münkariz kılan kararname 1 Kasım 1922’de çıkarılmış, kararname ilga hükmünü geriye yürüterek “İstanbul’daki şekli hükümetin 16 Mart 1920’de tarihe intikal ettiğini” bildirmiştir. Mısıroğlu’nun tarih bilgileri henüz lise düzeyini aşmadığı için bu kararnamenin ne zaman çıktığına dair kitapları karıştırma gereği bile duymamıştır.
  3. Kararname metnindeki “münkariz” kelimesi çok manidar bir kelimedir. Münkariz” kelimesi “çökmüş, tükenmiş, batmış” anlamına gelir. Neden 16 Mart 1920? Çünkü o tarih İstanbul’un işgale uğradığı tarihtir! Artık Osmanlının payitahtı ecnebi postalı altındadır. Başkent fiilen teslim olmuştur. Yani fiilen “münkarizdir!”

TBMM, İstanbul’un işgal tarihinden iki yıl sonra “İstanbul’daki şekli hükümetin” işgalle birlikte sona erdiğini bütün dünyaya anlamlı bir şekilde bildirmiştir.

  1. İtilaf devletleri Lozan’da yapılacak konferansa hem İstanbul hükümetini hem Ankara hükümetini davet etmiştir. Yani işgalciler tam bir fitne peşindedir ve milli mücadeleyi veren Ankara hükümeti ile “kendi ellerindeki” Osmanlı hükümetini hem birbirine düşürme hem de “kendi avuçlarındaki İstanbul yönetimine istedikleri gibi anlaşma imzalatarak” Türkiye’yi bir Avrupa sömürgesi haline getirmek istemekteydiler.

Mustafa Kemal, Osmanlı’yı tarihe gömen kararı meclisten geçirtirken   “Osmanlıya olan düşmanlığından” değil, bir Osmanlı paşası olarak köle bir devlet yerine bağımsız Türk  devleti kurma hesabı ile hareket etmişti.

Doğru olanı da yaptı.

Ama bugün hala 1920’lerin işgal yıllarını özleyen, “keşke işgal devam etseydi ama Osmanlı da devam etseydi” diye dövünen Kadir Mısıroğlu ve benzerleri vazifelerini icra etmeye devem ediyorlar.

Kadir Mısıroğlu, Atatürk’e hakaretler yağdırırken, Mustafa Kemal’in baş düşmanı olan Rıza Nur’u ise aynı tv programında “kahraman bir vatansever” olarak tanımlamaktadır.

Rıza Nur ise İngilizlere “biz sizin jandarmanız oluruz” diyecek kadar İngiliz yanlısı, milli mücadele karşıtı, Osmanlıya karşı Arnavutluk isyanını destekleyen, eroinman, kadın olmak isteyen, karısının kendisini sürekli aldattığı paranoyak bir kişiliktir.

Kadir Mısıroğlu’nun kahramanları işte böyle kişiler!

Dolayısıyla onlar bu toprakların gerçek kahramanlarını anlayamazlar.

Muharrem BAYRAKTAR;

Yorum bırakın